top of page
Yazarın fotoğrafıM.Serhad SARIARSLAN

Vargas’ın “yürek burkan” hikayesi ve Küba’lı çocukların spor hakkı

Voleybol Kadın Milli Takımımız’ın en skorer ismi Küba’lı Vargas’ın, ülkemiz vatandaşı olmadan önceki spor geçmişi ve Küba Voleybol Federasyonu ile anlaşmazlıkları basında ve televizyon programlarında son dönemde sıkça gündem oldu. Takımımıza kattıkları ile adından övgü ile bahsedilmeyi hak eden Vargas; onu 8 yaşında okul takımına, 12 yaşında Küba alt yaş grubu milli takıma ve ardından Küba A Milli Voleybol Takımına taşıyan “rejimle” nasıl oldu da anlaşmazlığı düştü? Vargas, Çekya’ya transfer olduktan sonra, Çekya’da bir müsabaka sırasında sakatlanması nedeniyle, tedavi olmak üzere ülkesine döndüğünde, devletin ona sunduğu tedavi imkanlarını beğenmedi. Kendisine, özel koşullarda tedavi olanağı talep etti. Bu süreçte gösterdiği öne sürülen disiplinsizlik nedeniyle, Küba Milli Takımı tarafından kendisine 4 yıl süreyle milli takımdan men cezası verildi. Basın, konuyu “komünizmin zulmünden kurtulan voleybolcu” safdilliğine döndürmeye çalışsa da, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) hakkında uydurulan ve dünya basınına servis edilen saçmalıklara benzetemedi. Bu süreci ve sonrasındaki gelişmeleri kısaca ve objektif bir gözle incelediğimizde karşısımıza basında yer alanlardan oldukça farklı bir manzara çıkıyor.

Vargas’ın daha 8 yaşında okul takımına girmesinden, okullarda çocuklara branş bazında spor eğitimi verildiğini ve okul takımı bulunmasından da, okullarda branş bazında takımlar oluşturulduğunu ve bunun daha 8 yaş seviyesi için başarıldığını anlayabiliyoruz. Bu olanakların hangi koşullar altında sunulduğuna da bakmak gerekiyor.


Küba’ya ABD tarafından, 63 yıldır uygulanan ambargo nedeniyle gıda ve ilaç da dahil olmak üzere onbinlerce ürün çeşidinin Küba’ya ihracatı ve Küba’dan ithalatı yasak. Üstelik, ABD diğer ülkelerin de Küba ile ticaret yapmasını büyük ölçüde engelliyor. Birleşmiş Milletler tarafından bugüne kadar 30 kez ABD ambargosunun kaldırılması çağrısı yapıldı.Bu çağrıya red oyu veren sadece 2 ülke var: ABD ve İsrail. Ancak, elbette çağrının bir bağlayıcılığı bulunmuyor. Ambargo kapsamına, tedavisi mümkün olmayan hastalıklarda, hastanın acısını hafifletmeye yarayan ilaçlar dahi dahil edilmiş. Küba limanlarına uğrayan herhangi bir geminin, daha sonra ABD limanlarına uğraması bile yasak. Tecridin, Küba ekonomisine maliyeti, Küba Ekonomi Bakanlığı tarafından 922 milyar dolar olarak hesaplanmış. Küba’nın gayrisafi yurtiçi hasıla miktarının 107 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde, bugünkünden 8 kat daha müreffeh bir Küba’ya sadece ambargo yolu ile engel olunmuş. Siyasi ve diğer engellemelerin, Küba’nın gelişimine etkisini dikkate almadık bile.


Bilindiği üzere ABD, Küba’nın Guantanamo bölgesinin bir bölümünü 64 yıldır işgal altında tutuyor. İşgal ettiği Küba topraklarında, 2002’de bir de hapishane kurdu. Bu hapishanede, onlarca ülkeden getirdiği mahkumlara turuncu kıyafetler giydirip, siyah kukuletalar takıyor ve herkesin bildiği üzere onlara profesyonel işkence taktikleri uyguluyor. Başka ülkenin topraklarını işgal edip, burada yasadışı bir şekilde askeri üs ve bir de hapishane kurup türlü işkenceler uygulayan ABD değil de Küba’ymış gibi Küba’ya çok ağır ambargo uygulanmasını ve ABD’nin buna gerekçe olarak Küba’daki sözde insan hakları ihlallerini göstermesini nasıl açıklamalıyız?


Bu noktada, ambargonun Küba’ya etkisini, kendi ülkemizden bir örnek vererek açıklamak daha doğru olur.


Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştirildiği 1974 yılında, ABD başta olmak üzere çok sayıda ülke tarafından ülkemize uygulanan kısa süreli sayılabilecek ambargonun kapsamı ve içeriği büyük oranda silah sanayini içeriyordu. Petrol ihraç eden ülkelerin, Arap-İsrail savaşı nedeniyle dünyaya petrol ihracatını kısıtlamasının etkisi ve tüm bu olumsuzlukların savaş koşulları ile birleşmesi Türkiye'de büyük bir iktisadi krize neden oldu. Bugün bile, seçim meydanlarında, "eskiden tüp kuyruğa vardı, yağ kuyruğa vardı" denilen kuyruklar ve "ekmek bile karne ile alınıyordu" söylemleri işte bu döneme aittir. Demek ki bir yıldan biraz daha uzun süren ambargo ve siyasi baskılar; ambargonun kapsamı dar ve süresi kısa olsa da, 50 yıl sonra bile seçim meydanlarında kullanılacak kadar büyük bir etkiye sahipmiş. Üstelik, Kıbrıs Barış Harekatı gibi meşru bir gerekçeye bile dayansa, “tüp” ve “yağ” kuyrukları unutulmamış.


Küba’ya, sadece savunma sanayi ve petrolle sınırlı kalmayıp ilaç ve gıda da dahil olmak üzere (inşaat malzemelerinden, madenlere; oyuncaktan, ipliğe varana kadar) onbinlerce üründe tam 63 yıldır uygulanan ambargonun ne anlama geldiğini tasavvur edebilmek şimdi daha kolay olsa gerek.


Bu derece ağır koşullarda, Küba’nın, çocuklarına 8 yaşında bile çok sayıda branşta spor yapabilme imkanı sunabilmesinin, belki detay denebilecek (profesyonel düzeyde voleybol icra edebilme olanağı gibi) bir konuda bile yatırım yapabilmesinin nasıl mümkün olabildiğini daha geniş bir çerçeveden düşünebilmek için bu girizgahı yapmak zorunluydu.


Sonuçta sadece Vargas’la ve sadece voleybolla sınırlı olmayacak şekilde çok sayıda branşta, sayısız başarılı sporcu yetiştiren Küba, bugüne kadar milyonlarca çocuğuna da kendini geliştirebileceği ya da hiç olmazsa sağlıklı bir yaşam için spor yapabileceği imkanlar sunabildi. 1999 doğumlu Vargas, 2012- 2015 yılları arasında ülkesinin Cienfuegos takımında oynadı. 2015 yılının ikinci yarısında, takımının ve Küba Voleybol Federasyonu’nun verdiği izinle Çekya'nın Agel Prostějov takımına transfer olduğunda henüz 16 yaşındaydı. Bu kadar genç yaşta hayal ettiği zenginliğe ve diğer tüm maddi imkanlara kavuştu. Vargas’a bu kadarı yeterli gelmemiş olacak ki 2017 yılında İsviçre’ye iltica ederek Volero Zurich takımına transfer oldu. İltica ederken, Vargas’ın neyi öne sürdüğünü bilemiyoruz. Oysa, Çekya'ya giderken ülkesinin zorluk çıkartmadığı Vargas, Küba’ya da istediği zaman gidebiliyor ve tekrar Çekya'ya dönebiliyordu. Komünist Parti yönetimindeki Küba’dan “kurtulup” İsviçre’ye iltica eden Vargas, sadece 1 yıl yaşadığı İsviçre’yi de terk edip 1 yıllığına Fenerbahçe ile anlaştı. Ardından başka bir Komünist Parti yönetimindeki Çin’in Tianjin Bohai Bank takımına transfer oldu. 2 yıl da burada oynadıktan sonra 2018 yılında tekrar Fenerbahçe’ye döndü. 2021 yılında ülkemiz vatandaşlığına kabul edildi. Vargas’ın basınımızın tabiriyle “yürek burkan” hikayesi bu şekilde.


Voleybolcuların yıllık kazançlarına dair çok sayıda kaynak, Vargas ayarında sporcular için yıllık 2 ila 4 milyon dolar arasında kazançlardan bahsediyor. Bu kadar yüksek tutarda bir meblağı Vargas’a vermek yerine, çok büyük ambargo koşullarının yarattığı maddi kısıtlılıklar altında okullarına spor yatırımı yapmayı ve Vargas’a sunduğu imkanları başka çocuklara da sunmayı tercih eden Küba’yı ne ile suçluyoruz? Üstelik, Çekya’ya gitmesinde hiçbir sorun çıkartılmamasına, hayal ettiği imkanlara Çekya’da kavuşmasına ve istediği zaman da ülkesine geri dönebilmesine rağmen.

Bir taraftan, Vargas’ın büyük payının olduğu Milli Takım başarılarımıza seviniyoruz. Üstelik bu başarıların, kadın sporcularımızca elde edilmiş olması da ayrı bir gurur kaynağı oluyor. Ancak diğer taraftan Vargas’ın serüvenini uydurulmuş bir ajitasyona çevirmemek gerekiyor.

Comments


bottom of page