top of page
Yazarın fotoğrafıM.Serhad SARIARSLAN

Lesotho Prensesinden bize ne?



Lesotho, tüm sınırları Güney Afrika Cumhuriyeti ile çevrili bir iç ülkedir. İngiltere’den bağımsızlığını aldığı 1966 yılından bu yana açlık, yoksulluk, hastalık ve darbelerle boğuşan ülke, anayasal monarşi ile yönetilse de kralın yetkileri oldukça sınırlıdır. Yine de en yüksek yargı organı olan Yüksek Mahkeme’nin başkanını belirme gibi kritik yetkilere de sahiptir.


Son kral III. Letsie, 1990-1995 yılları arasında krallık yaptığı ülkesinde, 1995’te krallıktan çekilmiş, ertesi yıl ise tekrar krallığa getirilmiştir. Bu süreç içerisinde kendi kendine darbe yaparak parlamentoyu feshetmiş, ancak bu darbe, kısa süre sonra etkisini yitirerek yönetim tekrar eski hükümete geçmiştir. Sürgüne gönderilen babasının yerine kral olan olan III. Letsie, 1995’te krallığı yeniden babasına devretmiştir.


Krallığın babadan oğula yerine, oğuldan babaya geçtiği belki de tek örnek olarak tarihe geçen Lesotho’nun eski ama yeni kralı II. Moshoeshoe, krallığı tekrar devraldıktan 1 yıl sonra trafik kazasında hayatını kaybedince, oğul III. Letsie, bir kere daha kral olmuştur. O gün bu gündür Lesotho Kralı olan III. Letsie, ilk kral olduğunda 27 yaşında, 5 yıl süren krallığının ardından krallığı tekrar babasına devrettiği 1 yıllık aranın ardından ikinci kez kral olduğunda ise 33 yaşındadır.


Bugün 60 yaşında olan Kral III. Letsie’nin ülkesindeki en önemli 3 sorun açlık, AIDS ve çocuk gebeliğidir. Ülkede 15-18 yaş arası kız çocuklarının çoğu ya gebe ya da annedir. Yetişkin nüfusun % 25’i HIV ile enfektedir. Aynı zamanda İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olan ülkede, günlük 1 doların altında gelirle yaşamak zorunda olanların oranı %50’nin üzerindedir.


Nüfusu 2,2 Milyon olan ülke, açlık sorunu ile mücadele edebilmek için uluslararası kuruluşlardan yardım almaktadır. Anlayacağınız açlık, yoksulluk, işsizlik, hastalık, çocuk gebelikleri gibi sorunlarla boğuşan ülkede krallar gibi yaşayabilenler, ülkenin gerçek kralı, ailesi ve ülkeyi sömüren yerli ve yabancı kapitalistlerdir. Cinsel şiddetin artık vakayı adiyeden sayıldığı ülkenin başkentindeki Maseru hapishanesindeki mahkumların çoğu tecavüz suçu hükümlüsüdür.

 

İlginçtir ki Lesotho, Afrika kıtasının en verimli su kaynaklarına da sahiptir. Su kaynakları o kadar fazladır ki; ülke, bu kaynaklarla hem elektrik ihtiyacını karşılamakta hem de elektriğin ve suyun fazlasını Güney Afrika Cumhuriyeti’ne satmaktadır. Ama aynı zamanda mevsimsel kuraklıklardan da etkilenen ülkede yeterli gıda üretimi sağlanamamaktadır.


Ülkenin tek havayolu şirketi iflas edince, havayolu şirketsiz kalan ülkeye uçuşlar, komşu ülke Güney Afrika Cumhuriyeti Havayolları ile sağlanmaktadır. Başkentinde, casinolu lüks otellerin de bulunduğu ülkede beklenen yaşam süresi 12-13 yıl önce 34’e kadar düşmüşse de, 2021 yılı itibariyle bir miktar toparlanarak 50 civarına yükselmiştir. Ortaokuldan itibaren eğitimin ücretli olduğu ülkede, ortaokul çağındaki çocukların yaklaşık %75’i okula gitmemektedir.


Lesotho, dünyada intiharın ölüm nedenleri arasında en yüksek olduğu ülkedir. AIDS’in ölüm nedenleri arasındaki oranı %14 iken, intihar tüm ölümlerin yaklaşık %5’inden sorumludur. Gribin ölüm nedenleri arasında dünyada en yüksek sırada olduğu (3. sırada) ülke; epilepsi, düşük doğum ağırlığı, yangın ve yüksek tansiyon sebebiyle ölüm oranlarında da dünyada 1. sıradadır.


Lesotho’nun hal-i pür melalini daha fazla anlatmaya gerek kalmamış olsa da; tersinden bir bakış açısıyla Lesotho, dünyanın en kaliteli ve en büyük elmaslarının çıkartıldığı ülkelerin başında gelmektedir. Letseng elmas madeni, İngiliz Gem Diamonds şirketi tarafından işletilmektedir. Şirketin işlettiği 2 madenden biri Lesotho, diğeri Botswana’dadır. İngilizlerin gönlü, din kardeşlerinin elmaslarının toprak altında kalmasına razı olmamıştır. Zira Lesotho yerel halkının, pardon, halkın %99’u hristiyandır.


İşte bu fırsatlar ülkesinin (en azından İngilizler için öyle olmuş) kralının biricik kızı Princess Senate Seeiso’nun, en meşhur ve resimli sosyal medya uygulamasındaki hesabını, itiraf edeyim ki stalkladım. Kanada’da öğrenim gören kızımızın sosyal medya hesabında eğitim-öğretimle ilgili tek bir paylaşıma rastlayamasak da dünyanın dört bir ülkesinde yediğini, içtiğini, gezdiğini görebiliyoruz. Brezilya’da, bizim Nusret’in yaptıkları kadar olmasa da ateşlemeli, showlu et restoranı paylaşımlarının birinde, restoranın menüsünü de paylaşmayı ihmal etmemiş. İçeceklerin 55-60 Brezilya Reali olduğunu anladığımız menüdeki fiyatlar bizim paramızla ortalama 350 TL civarında.


Bu kadar fakir ülkenin kralının kızının ne kadar zevk-ü sefa içinde yaşadığını görmek isterken, fark ettim ki bu kızcağız o kadar da lüks bir yaşantıya sahip değil. Türkiye’de -kaldıysa- orta sınıf bir beyaz yakalının geçmiş yıllarda yapabildiği türden tatiller, yine geçmiş yıllarda restoranlarda yiyebildiği türden yemekler, yine geçmiş yıllarda giyebildiği türden kıyafetler dışında ortada çok da lüks sayılabilecek bir şey yok. Örneğin ayağında terliklerle çekilmiş “Kingdom of Lesotho” pasaportu fotoğrafı hepimizin çekebileceği türden bir fotoğraf. Gerçi İngiltere, Lesotho’dan birine vize verecekse bu olsa olsa Lesotho Prensesi olurdu. Bu anlamıyla, Britanya sınırları içerisinde az bulunur bir pasaport olması nedeniyle fotoğrafın çok da önemsiz olduğu söylenemez.


Lesotho şartlarına göre elbette bütün bunlar büyük lüks. Ancak dünyanın en büyük elmaslarının çıkartıldığı madeninin bulunduğu ülkenin prensesinin, hazır göstermişken en azından lüks araçlar; paha biçilmez çantalar, fularlar; ne bileyim hiç değilse bir-iki restoranda çekilmiş ıstakoz tabağı; kafam kadar taşlı yüzükler falan göstermesi beklenmez mi? Ortalama bir Avrupa beyaz yakalısından daha hallice olmayan paylaşımlar için “itibardan tasarruf olmaz, daha düşük de paylaşım yapacak değilim” diye mi düşünmüştür, yoksa “hepimiz de aç değiliz, bakın bazımızın karnı gayet de tok, sırtı da pek” diye düşünülsün mü istemiştir bilemeyiz. Ancak, yiyecek ekmek bulmakta güçlük çeken Lesotho halkının ne bilgisayar ne telefon ne de internet imkânı olduğunu pek sanmıyorum. Dolayısıyla, kimsenin “bakalım prensesimiz bugün ne yemiş” deme şansı da pek bulunmuyor.

 

Şimdi diyeceksiniz ki “Lesotho Prensesinden bize ne.” Belki de bir yerlerden çağrışım yapmıştır. Yoksa öyle ya, Lesotho Prensesinden bize ne?







Comments

Couldn’t Load Comments
It looks like there was a technical problem. Try reconnecting or refreshing the page.
bottom of page