top of page
Yazarın fotoğrafıM.Serhad SARIARSLAN

Kötünün Sığınağı: İyi Niyet


İyi ya da kötü insan olmanın göreceli olduğu; coğrafyaya, yaşanılan döneme ve kültüre bağlı olarak değiştiği görüşü yanılsamadan ibaret. Pek tabiidir ki iyi insan olmanın döneme, coğrafyaya ve kültüre göre değişmemesi gereken kuralları vardır ve bu kurallar iyi ya da kötü insan olmayı tanımlayabilecek yeterli kriterlere sahiptir. Bunun da ötesinde, herhangi bir dönem, kültür ya da coğrafya, kimi kötülükleri kötü insan olma kıstası saymıyorsa, bu durum insanı kötü olmaktan kurtarmaz, tersine o dönemi, kültürü ve coğrafyayı da kötülüğün neferi yapar.


Bazı inanışların iyi ve kötü tanımlamaları olması, o inanışın insanlığa iyi öğütler vermesi gerektiği düşüncesini doyurmaya ve bu yolla kendi meşruiyetini sağlamaya yöneliktir. İnsan öldürmenin, hırsızlığın, tecavüzün kötü olduğunu söylemeden; cinayetlerine, hırsızlıklarına, tecavüzlerine göz yumacak kitleler bulamaz. Bu durum, kötülüğün dahi, meşruiyetini sağlamak için iyiye ve doğruya referans verme zorunluluğuyla ilgilidir.


Şurası açık ki; iyi ve kötü insan olmayı niyet süzgecinden geçirmek iyi bir fikir olamaz. İyilik ve kötülük niyetten bağımsızdır. Onu, niyete bağımlı kılan her ne ise ondan uzak durmak insanlık görevidir. İyi insan olmak bir bilgi ve eylem bütünlüğüdür. Ortaya konan eylemin kötü bir sonuca neden olmasının mazeretini cehalete bağlamak ve o cehaleti niyet kavramı ile aklamak, yalnızca kötü insan eylemine değil, cehalate de meşruiyet sağlar. İnsanlar, kendi hatalarını örten kavramları dolaylı yoldan da olsa sahiplenme eğilimindedir.


Cehaleti açıkça değil de mazeretler bularak sahipleniriz, çünkü açıkça sahiplenmek “niyetimizi bozar”. Onu, dolaylı yoldan sahipleniriz çünkü kötülüklerimizi aklamanın böylesi çok kolaydır. Gerçekleştirdiğimiz her eylem sonuçları ile değerlendirilebilir. Hangi nedenlerin ne tür sonuçları doğuracağını öngörebilme yeteneği de ancak bilgi yoluyla edinilebilir. Öngörünün çok kısıtlı olduğu durumlarda, mutlaka bir şey yapılması gerekiyorsa ve yapılanların neticesi, kötü bir sonuç doğurmuş ise bu bir istisnadır.


Burada, öngörü yeteneğini bilgi ile geliştirmiş bir insanın karar verme mecburiyeti altında hatalı bir sonuca neden olması elbette onu kötü insan, eylemini de kötü insan faaliyeti yapmaz. Ancak dünyada yaşanılan kötü sonuçlar arasında bu türde olanlar dünyanın tüm çölleri arasında birkaç kum tanesi kadar bile yer kaplamaz.


İnsan, kendini iyi olmak ile mükellef hissediyorsa bunun tek yolu bilgisini arttırmasıdır. İyi olmakla mükellef olmak aynı zamanda bilgili olmakla mükellef olmaktır. Öznesi olduğumuz eylemlerin, iyiliğe ve doğruluğa örnek sonuçlar doğurması için o eylemlerin sonuçlarını analiz edebilecek bilgi ve beceriye sahip olmak dışında bir tercih şansımız yoktur.


Cehaleti tercih etmek, kötülüğü tercih etmektir. Niyet, eylemleriyle kötülüğe sebep olmuş insanın sığınağıdır. Bilgi sahibi olmak emek, çalışma, sabırlı ve kararlı bir azim, isteklerimizden feragat etme, keyiflerimizi erteleme ve dirayet isteyen yorucu bir iştir. Bu zorluğa katlanmadan, eylemlerimizin sonuçlarını öngörebilecek donanıma sahip olamaz, bu donanıma sahip olmadan, doğru ve iyi sonuçlar verecek eylemleri tercih edemeyiz ve nihayetinde sonuçları itibariyle iyi insan eylemleri gerçekleştiremeyiz. Bu bizi, amasız, fakatsız kötü insan yapar. İyi insan olmak bu nedenle basit bir niyet uyutmacası ile elde edilebilecek unvan değildir. Ancak bilgiyi hedefleyen insan, iyi insan olmayı başarabilir.


Bilgi ile donanmış olmak ya da cahil olmak insanın iyi ya da kötü olmasının belirleyicisidir. Tarlasına koyduğu ilaçla, verdiği oyla, çocuklarını-torunlarını yetiştirme tarzıyla, onlara verdiği öğütlerle, erbabı olduğu mesleği icra etme şekliyle, boş vakit geçirme tercihleriyle, sattığı yemeğe eklediği malzemelerin içeriğiyle, ürettiği üründe kullanılan hammaddenin insan sağlığına zararlı içerikler bulundurup bulundurmamasıyla, kendisini, bakmakla yükümlü olduklarını, çevresini ve ailesini geliştirmek için verdiği emekle, arkasında durduğu siyasetle, iyi insan olmak ancak bilgili ve donanımlı bir insan eylemidir. Cehalet, kötülüğün ikiz kardeşidir.


Hükümetler işlediği suçlara arka çıkacak halk kitleleri bulmak için asla kötü insan topluluklarına ihtiyaç duymazlar. Cahil bir toplum onlar için her zaman en uygun destekçidir. Eskiden, toplumlar bu nedenle cahil bırakılmak istenir ve okullar düşman görülürdü. Şimdi okullaşma, suç makinesi hükümetlerin de hedeflerinde var. Onlar, okulları kapatmaktansa, açık tutmayı ve hatta sayılarını mümkün olduğunca arttırmayı ve sınıflarında cehaletin öğretilmesini keşfettiler. Amatör cahiller olarak girilen okullardan profesyonel cahil mezun ettiler. Kendi suçlarına arka çıkacak kitleler yarattılar. Bazı ülkelerde en profesyonellerine profesör dediler. Her meslekten cahil yaratıp kötülüklerinin ya maşası ya da sessiz ortağı haline getirdiler.


Şunu iyi biliyorlardı: İyilik, bilgili ve donanımlı bir insan eylemidir. Donanımına rağmen kötülüğü seçenler ya da cahillik içinde bir şekilde sonuçları itibariyle de iyi insan olabilenler, öyle azınlıktaydılar ki bu diyalektik tarih boyunca asla değişmedi.


(*) Varoluş; Bölüm 17, Sayfa 95


Comments

Couldn’t Load Comments
It looks like there was a technical problem. Try reconnecting or refreshing the page.
bottom of page