top of page
Yazarın fotoğrafıM.Serhad SARIARSLAN

Marx-Bolivar çatışmasından Anadolu'nun kurtuluşuna...

Simon Bolivar’ın “alçak bir sefil”, “acımasız bir diktatör” olduğunu söyleseler ne derdiniz?


Böyle bir ifadeyi, bir Latin Amerika ülkesinde kullanmak kolay olmazdı. Şaka değil; Kolombiya, Venezuela, Ekvador, Bolivya ve Peru’nun bağımsızlığını sağlayan bir liderden söz ediyoruz. Böyle bir lidere “alçak, sefil, diktatör” demek burada kolay. Fakat, o topraklarda bunu yapmaya kalkışırsanız, buna önce Latin Amerika solcuları karşı çıkar, sizi “kibrit kutusuna” sokarlar. Tüm sol parti ve yapılar hep bir ağızdan, sizi vatan haini ilan eder. Sokağa çıkamaz, girecek kibrit kutusu* ararsınız.


Ancak Karl Marx pek de öyle düşünmüyor olsa gerek, Bolivar’a yönelik söylemleri ile Latin Amerikalı yoldaşlarından ayrılır.


Karl Marx’ın, New American Ansiklopedisi’nin, 3. cildi için yazdığı Simon Bolivar hakkında bir makale (Aralık 1857 – 8 Ocak 1858), ansiklopedi editörü tarafından fazlaca partizan bulunur ve sonrasında, Marx’tan görüşlerini teyit etmesini ister. Marx, bu konu ile ilgili, Engels’e yazdığı mektupta, editörün tavrına karşı alaycı bir üslupla ve makalede yazılanlardan çok daha ağır ifadelerle Bolivar’ı yerden yere vurur:


“To see the dastardly, most miserable and meanest of blackguards described as Napoleon I was altogether too much. Bolívar is a veritable Soulouque.” (14.02.1858)


Marx, Bolivar’ın Fransız hayranlığına göndermede bulunarak onu Napolyon’a benzetir ve “Napolyon olarak tanımlanan, alçakların en sefil ve en zalimini bu şekilde tasvir etmek biraz fazlaydı. Bolivar gerçek bir Soulouque’tır.” der. Burada, “Soulouque” ifadesi, eskiden köle olan fakat sonradan devlet başkanı olmuş Haiti liderlerini tanımlamaktadır. Marx, Bolivar’ın çok özendiği Fransızlardan olamayacağı (Napolyon benzetmesi buradan gelir), olsa olsa Haitili eski bir köle olabileceği yönünde alaycı bir ifade kullanmaktadır. Makalenin kendisinde ise, Bolivar’ı diktatör olarak tanımlar. Bolivar’a yönelik; “koyu katolik bir yobaz” ve “kadın düşmanı bir gerici” yakıştırmaları ise Marx’a ait olmasa da Bolivar’ın bazı dönemlerindeki gerici yaklaşımlarını tanımlamaktadır.


Burada Marx’ın daha sonradan, ifadelerinin ağır kaçtığını kabul ettiğini ve bir anlamda sonradan özür dilediğini de belirtmek gerekiyor. Marx’ın, Simon Bolivar’ı sadece bir savaşçı olarak görmesi ve onun ilerici hiçbir yanının bulunmamasını eleştirmesinin haklı yanları elbette çok fazla. Sınıf savaşımı bir yana dursun; laiklik ve kadın haklarına dair devrimci bir yaklaşımının olmaması, yüzü ileriye dönük bir toplum yaratmaya yönelik devrimci sayılabilecek icraatlarının pek bulunmaması, Karl Marx’ın, Bolivar’ın bir devrimci olarak tanımlanmasına karşı çıkmasını gerektirmiştir. Burada önemli olan nokta, anti-emperyalist bir kahraman olmakla anti-emperyalist devrimci bir kahraman olmak arasındaki farkı görebilmektir. Latin Amerika’da, komünist partiler de dahil olmak üzere, kıtanın tüm sol unsurları, Bolivar’ın Latin Amerika’nın devrimci lideri olarak görülmesine yetecek ölçüde kahramanlık ve askeri dehaya sahip olduğu konusunda hemfikir. Ancak onun, örneğin Mustafa Kemal Atatürk gibi, ilave ilerici yanlarının bulunmamasına rağmen Latin Amerika solcuları tarafından sahiplenilmesi ile bizim sol ve sosyalist cenahta Mustafa Kemal’e karşı çekingen yaklaşımlar gösterilmesi arasındaki çelişkiyi görebilmek gerekiyor. Her ne kadar dönemleri farklı olsa da her dönemin kendine özgü ilerici imkanları mevcuttur. Kendi dönemine uyan sınırları da aşacak ölçüde toplumsal devrimler gerçekleştirerek kurtarıcı olmak ise tamamen devrimci olmakla ilgili bir vasıftır. Saltanatın tasfiyesi, tevhidi tedrisat, harf devrimi, kıyafet devrimi, laiklik, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi, sosyal hayatta ve iş hayatında kadınların erkeklerle eşit imkanları tesis etmesine yönelik kararlı politikalar yürütülmesi, Türkiye’nin geri kalmış bir ortadoğu ülkesi olmak yerine gelişmiş bir batı medeniyeti olmasına yönelik toplumsal ve sosyal devrimlerinin gerçekleştirilmesi, halkın teba ve ümmet olmak yerine vatandaş olmasının sağlanmasına yönelik icraatler, kız çocuklarının erkek çocukları ile eşit ve bilimsel eğitiminin sağlanması ve niceleri buna örnek olarak gösterilebilir. Simon Bolivar’lı Latin Amerika solcuları ile Mustafa Kemal'siz bazı Türkiye solcuları arasındaki çelişkiyi ve bu çelişkiyi yaracak toplumsal dinamiklerin irdelenmesini de bir sonraki yazıda ele alacağız.




Dipnot: “Kibrit kutusuna” sokma deyimi, bir organize suç örgütü liderinin sosyal medyada yayımlanan ve milyonların izlediği videolarla meşhur oldu.

Comments

Couldn’t Load Comments
It looks like there was a technical problem. Try reconnecting or refreshing the page.
bottom of page